Saadet Partisi Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, gündemi değerlendirdi.
Türkiye’nin, Arjantin ve Venezuela gibi dünyada en yüksek enflasyon oranına sahip ülkelerden birisi olduğunu ifade eden Çalışkan, beraber yaşamaya (ç)alıştığımız yüksek enflasyon, yıllardır kulak tıkanan EYT’lilerin durumu, emekliler ve asgari ücretlilere -bir lütuf gibi sunulan- zamlar üzerine değerlendirmelerde bulundu.
EYT’LİLER SEVİNEMİYOR!
Yeni yılın girişiyle beraber kamu ve özel sektör çalışanlarının maaşlarının yeniden belirlendiği bir zaman dilimi içerisinde yer alındığını belirten GİK Üyesi Çalışkan, “Asgari ücrete verilen zam halen açlık sınırının altında ancak daha fecisi emeklilerin durumu. Emekli maaşlarının asgari ücretle orantılı şekilde sabitlenmesi gibi bir düzenlemeye ihtiyaç var. Bu kesim hayli ezdirilmiş, hayat standartlarının çok çok altında yaşamaya mahkum edilmiştir. EYT ile emeklilik hakkı elde etmiş olanlar bile alacakları maaşın düşüklüğü nedeniyle sevinemiyor ve emekli olmaktan çekiniyor. Kaldı ki emekli olanların maaşı yetmeyeceğinden ikinci bir iş yapmak zorunda kalacağı için istihdam açığının daha da artmasına neden olacaktır.” dedi.
ASIL SORUN ŞU!
Neden maaşlara yüksek oranlarda zam yapılmak zorunda kalınıyor? Paramızın değer kaybetmesine paralel, iyileştirmeye etkisi olmayan bu artışı zorunlu kılan nedir? sorularını soran GİK Üyesi Çalışkan, “Cevap herkesin bildiği gibi basit; Ülkede yüksek enflasyon var, ekonomi kötü yönetiliyor. Bütçeyi sömüren, büyük oranlarda faize akan ödemeler var. İsrafın, hesap bilmezliğin daniskası yaşanıyor. Böyle olduğu için de ne kadar zam yaparsanız yapın alım gücü artmıyor. Ekonomide bir türlü dikiş tutturulamıyor, yamalar kapanmadığı gibi bilakis daha da artarak devam ediyor. Çarşı pazara çıkan herkes iğneden ipliğe tüm ürünlerdeki fahiş zamları hissediyor ve görüyor. Araç muayeneleri, pasaport, iletişim gibi kamunun alacağı vergilerde/gelirlerde yüzde 100 ile yüzde 300 oranında astronomik artışlar uygulanırken, kendi ödemelerine/ödevlerine gelince maliyeye yük olacağı, hazineyi sıkıntıya düşüreceği gerekçeleriyle ince hesapların içerisine giriliyor. Keşke faiz ödemelerini de bu kadar dert edinip, çözseler. Ülkedeki kriz maalesef palyatif tedbirlerle atlatılmaya çalışılıyor.” dedi.
TRİBÜNLERE OYNANIYOR
Özetle, seçime ve uçuruma doğru doludizgin gidiyoruz diyen GİK Üyesi Çalışkan, “İktidar seçimi kaybedeceği korkusuyla elindeki bütün kozları oynuyor, feveran içerisinde telaşla yanlış adımlar atıyor, ülkenin geleceğini tehlikeye sokuyor. Sadece tribünlere oynuyor, ülkenin sorunlarına çözüm bulmak, kalkındırmak, refah seviyesini yükseltmek, kişi başına düşen milli geliri yükseltmek, acılara/yaralara merhem olmak, yerine günü kurtarma peşinde. Çalışanlara asgari değil insani ücret ödemek yöneticilerin temel/asli vazifesi olduğu unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı.